Psikoloji Bölümü / Department of PsychologyPsikoloji Bölümüne ait koleksiyonları listeler.https://hdl.handle.net/11729/232024-03-29T02:05:10Z2024-03-29T02:05:10ZDoğum eylemi ile ilişkili perine travmalarının azaltılmasına yönelik yaklaşımlarAcavut, GamzeGüvenç, Güldenhttps://hdl.handle.net/11729/52752023-01-23T03:57:01Z2020-06-30T00:00:00ZDoğum eylemi ile ilişkili perine travmalarının azaltılmasına yönelik yaklaşımlar
Acavut, Gamze; Güvenç, Gülden
Perineal travma doğum eylemin sırasında oluşan yırtık, laserasyon ya da epizyotomi uygulanması sonucunda ortaya çıkan hasardır. Doğum ile ilişkili perineal travma, kadının hayatını etkileyen birçok kısa ve uzun vadeli fiziksel ve psikolojik morbiditeye yol açabilmektedir. Doğum sonu erken dönemde ağrı, kanama ve anne bebek bağlanmasında gecikme gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. İlerleyen dönemde prolapsus, inkontinans, seksüel disfonksiyon ve anksiyete gibi sorunlar yaşanabilmektedir. Perineal travmaların azaltılması amacı ile literatürde perineal masaj, perineye sıcak uygulama, doğum pozisyonları, el manevraları ve ıkınma teknikleri gibi pek çok kanıta dayalı uygulama yer almaktadır. Ebe ve hemşireler; perineal travmaların azaltılması ve kanıta dayalı bu uygulamaların gerçekleştirilmesinde önemli rolleri olan sağlık profesyonelleridir. Bu makalede, doğum eylemi ile ilişkili perine travmalarının azaltılmasına yönelik yaklaşımlar değerlendirilmiştir.; Perineal trauma is the damage caused by rupture, laceration or episiotomy during birth. Birth-related perineal trauma can lead to many short and long-term physical and psychological morbidities that affect the woman’s life. Problems such as pain, bleeding and delay in the attachment of mother and newborn appear in the early postpartum period. In the following period problems such as prolapse, incontinence, sexual dysfunction and anxiety may be experienced. In order to reduce perineal traumas, there are many evidence-based applications in the literature such as perineal massage, warm application to the perineum, birth positions, hand maneuvers and strain techniques. Midwives and nurses are health professionals who have an important role in reducing perineal traumas and performing these evidence-based practices. In this article, approaches to reduce birth related perineal trauma are evaluated.
2020-06-30T00:00:00ZKurumsal sosyal sorumluluk algısı ve yenilikçi iş davranışları arasındaki ilişkide psikolojik güvenlik algısının rolünün incelenmesiTaştan, Seçilİşiaçık, Serinhttps://hdl.handle.net/11729/52662023-01-21T02:41:50Z2020-02-28T00:00:00ZKurumsal sosyal sorumluluk algısı ve yenilikçi iş davranışları arasındaki ilişkide psikolojik güvenlik algısının rolünün incelenmesi
Taştan, Seçil; İşiaçık, Serin
Bu çalışmada, örgütlerde yenilikçi iş davranışlarının bireysel ve örgütsel öncelleri incelenmeye çalışılmıştır. Literatür araştırması ve kuramsal değerlendirmeler neticesinde, yenilikçi iş davranışlarını açıklayabilecek değişkenler arasında çalışanlar tarafından algılanan kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) olabileceği görülmüştür. Bununla birlikte, bireylerin psikolojik güvenlik algılarının yenilikçi iş davranışları üzerinde etkisinin ortaya koyulduğu ve yenilikçi iş davranışı ile ilgili çalışmalarda aracı rolünün belirlendiği araştırmaların olduğu gözlenmiştir. Buna dayanarak, psikolojik güvenlik algısının, KSS algısı ile yenilikçi iş davranışları arasındaki ilişkide aracı bir rolü olabileceği varsayılmıştır. Söz konusu değişkenler arasındaki ilişkilerin değerlendirilebilmesi amacıyla, İstanbul ilinde sağlık, eğitim, satış-pazarlama ve banka-finans gibi çeşitli sektörlerde çalışmakta olan bireyler üzerinde bir nicel ve kesitsel nitelikte bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin (N=241) bu çalışmadaki faktör yapıları Keşifsel Faktör Analizi aracılığıyla incelenmiş ve hipotezleri test etmek üzere Pearson korelasyon ile çoklu regresyon analizleri uygulanmıştır. Bulgulara göre çalışanların KSS algıları ile yenilikçi iş davranışları arasında olumlu bir ilişki olduğu görülmüştür. Bunun yanında, psikolojik güvenlik algısının, KSS algısı ve yenilikçi iş davranışları arasındaki ilişkide aracı değişken (tam) rolüne sahip olduğu belirlenmiştir.; In this study, the antecedents of innovative work behaviors (IWB) were examined in terms of individual and organizational aspects. As a result of the literature review and theoretical evaluations, employees‟ perceptions about corporate social responsibility (CSR) was considered as a related concept to IWB. Therefore, it was concluded that psychological safety perceptions contributed individuals‟ IWB as well as its mediating role has been revealed in several IWB researches. Based on this, it was assumed that psychological safety perception would have a mediating role on the relationship between CSR perceptions and IWB. In order to evaluate this relationship, a quantitative and cross-sectional study was conducted among the individuals who were working in various sectors, such as health, education, sales-marketing and bank-finance in Istanbul(N = 241). Factorial structures of the scales of this study were examined through Exploratory Factor Analysis (EFA). Also, Pearson correlation and multiple regression analyzes were applied to test the hypotheses of the current paper. According to the findings, there is a positive relationship between employees' perceptions of CSR and IWB. In addition, psychological safety perception has a mediating role on the relationship between CSR perception and IWB.
2020-02-28T00:00:00ZThe psychological impact of the COVID-19 pandemic on tourism: a qualitative studyGüvenç, GüldenTil Öğüt, Damlahttps://hdl.handle.net/11729/51242022-11-08T16:59:32Z2021-06-25T00:00:00ZThe psychological impact of the COVID-19 pandemic on tourism: a qualitative study
Güvenç, Gülden; Til Öğüt, Damla
The COVID-19 pandemic has led to an extensive deterioration of many industries including the global tourism industry. There has been a strong need for psychology-informed research on tourism that investigates the impact and implications of the pandemic. This chapter is based on a qualitative study that included 60 individuals, recruited through snowball sampling method, 10 females and 10 males from three age groups. Participants were sent an online survey, querying their feelings and thoughts regarding tourism during and after the pandemic, to investigate the psychosocial impact of the pandemic on the population's tourism-related representations, decisions, and emotions. The data was subjected to thematic analysis that would reflect the social representations of the participants and the effects of the pandemic on these representations. Findings were discussed from social and clinical psychology perspectives, particularly via Maslow's and Fiske's theories and the discursive psychology perspective that aim to unfold decision-making processes and motivation underlying human actions.
2021-06-25T00:00:00ZEleştirel söylem analizi: temel yaklaşımlarŞah, Umuthttps://hdl.handle.net/11729/50612022-10-21T15:11:18Z2020-12-15T00:00:00ZEleştirel söylem analizi: temel yaklaşımlar
Şah, Umut
Eleştirel söylem analizi, söylemin eleştirel analizine yönelik çeşitli yaklaşımları içeren disiplinlerarası bir alandır. Eleştirel söylem analizi, 1970’lerin sonuna doğru şekillenen Eleştirel Dilbilim çalışmalarına dayanmakla birlikte, 1990’lardan itibaren dile ilişkin farklı ve radikal bir teori olarak ele alınmaya başlamıştır. Dili bir sosyal pratik olarak gören ve dil ile iktidar arasındaki ilişkilere odaklanan eleştirel söylem analizi; sosyal eşitsizlik, ayrımcılık, iktidar ve hegemonyanın dil kullanımı içerisinde nasıl vücut bulduğunu, inşa edildiğini ve meşrulaştırıldığını eleştirel bir şekilde inceler. Bu makalede, eleştirel söylem analizi içerisindeki temel yaklaşımları temsil eden Norman Fairclough, Teun A. Van Dijk, Ruth Wodak, Ron Scollon ve Siegfried Jager’in yaklaşımları ele alınmakta ve tartışılmaktadır. Eleştirel söylem analizine dair çeşitli teorisyenler, ESA’nın temel prensiplerini (sosyal problemlere odaklanma, eleştirel olma, özgürleştirici bir bilgi birikimine hizmet etme, disiplinlerarasılık gibi) paylaşmakla birlikte, teorik ve yöntemsel olarak birbirinden farklı yönleri olan yaklaşımlar ortaya koymuşlardır. Yine de bu yaklaşımların tümü, çoğu zaman birbirlerinden beslenmekte ve çeşitli teorik ve yöntemsel benzerlikler ihtiva etmektedirler.; Critical discourse analysis is an interdisciplinary field which includes various approaches of critical analysis of discourse. While its roots are based on the studies of Critical Linguistics in the late 1970s, it has started to be seen as a 'different and radical theory of the language' with the 1990s. Critical discourse analysis conceptualizes language as a social practice, focuses on the relations between language and power, and examines how social injustice, discrimination, power and hegemony are constructed and justificated in the usage of language. In this paper, the approaches of Norman Fairclough, Teun A. Van Dijk, Ruth Wodak, Ron Scollon and Siegfried Jager are discussed as the main approaches of critical discourse analysis. Various theorists on critical discourse analysis have shared the basic principles of ESA (focusing on social problems, being critical, serving an emancipatory knowledge, interdisciplinary, etc.), but have introduced theoretically and methodologically different approaches. Nevertheless, all of these approaches often feed on each other and contain various theoretical and methodological similarities.
2020-12-15T00:00:00Z