GSF - Makale Koleksiyonu | Görsel Sanatlar Bölümü / Department of Visual Arts
https://hdl.handle.net/11729/801
Görsel Sanatlar Bölümüne ait makale koleksiyonunu içerir.2024-03-29T07:27:45ZEssai sur un paysage de la renaissance: La tempete de Giorgione
https://hdl.handle.net/11729/5323
Essai sur un paysage de la renaissance: La tempete de Giorgione
Tandırlı, Emre
Cette recherche dans laquelle on a choisi spécifiquement une peinturede Giorgione, s’intitulant LaTempesta (Fr. la tempête), a pour objectif d’analyser les dimensions philosophiques liées aux elements typiques d’un paysage de la Renaissance. Cependant, La Tempestaest un bon exemple pour un paysage pastoral de cet époque-là; avec toutes ses ambiguïtés qui sont largement discutées et recherchées par divers théoriciens et historiens d’art jusqu’à aujourd’hui. Dans cette recherche, on s’est proposéd'évoquer certaines expansions philosophiques de cette peinture, en termes de langage visuel du paysage de la Renaissance. Cette recherche qui s’est focalisée sur Giorgione, la Renaissance et la peinture de paysage, a été construite selon le point de vue de certains penseurs et théoriciens importants des périodes différentes comme;Aristotales, Alexandre Gefen, Gaston Bachelard, Jean-Paul Brun, Marsile Ficin, Marcelin Plenet, Manfred Wundram, Georg Wilhelm Friedrich Hegel et Salvator Settis, connu surtout avec ses recherches sur les peintures de Giorgione. Dans le cadre des approches de ces théoriciens, nous avons essayé de traiter,dans la peinture de Giorgione, certaines notions comme; la poésie, la spiritualité, le pastorale, le pittoresque qui apparaissent dans le contexte de l'impact visuel de l'image du paysage.Nous avons également viséà traiter les expansions métaphoriques des figures sur le premier plan, l'événement naturel comme tempête en arrière-plan, des descriptions complémentaires comme le pont, etc. autour des analyses particulières de la Renaissance.Par conséquent, nous nous sommes permis de mettre en place une synthèse originale, en nous appuyant sur certaines théories philosophiques et en révisant quel que otable interprétations sur ce tableau-là.; Giorgione’ye ait tempesta (Fırtına) adlı tablonun özellikle ele alındığı bu araştırma, Rönesans dönemi manzara resminin tipik özellikleri ile ilişkili felsefi olguları analiz etme amacı taşımaktadır. Bugüne kadar pek çok sanat kuramcısı ve sanat tarihçisi tarafından etraflıca araştırılmış ve tartışılmaya açılmış tüm muğlâk unsurları ile bu eser, döneminin pastoral manzara resim sanatına iyi bir örnek teşkil etmektedir. Bu araştırmada, Rönesans dönemi manzara resim sanatının görsel dili açısından bir kısım felsefi açılımları, Giorgione’nin bu yapıtı üzerinden ortaya koymaya çalıştık. Araştırmamız, Aristotales, Alexandre Gefen, Gaston Bachelard, Jean-Paul Brun, Marsile Ficin, Marcelin Plenet, Manfred Wundram, Georg Wilhelm Friedrich Hegel ve özellikle Giorgione’nin resmi üzerine araştırmaları ile tanınan Salvator Settis gibi farklı dönemlerin önemli düşünür ve kuramcıları ekseninde şekillendirilmiştir. Bu isimlere dayanarak Giorgione’nin Fırtına adlı yapıtını analiz etmenin yanı sıra, manzara imgesinin görsel etkisi bağlamında ortaya çıkan şiirsellik, tinsellik, pastoral, pitoresk gibi kavramları da ele almaya çalıştık. Bu yapıtta gözlenen ön plandaki figürler, arka planda yer alan doğa olayı (fırtına), tamamlayıcı köprü vb. tasvirlerinin metaforik açılımları ve Rönesans resmine özgü çözümlemeleri yine belirtilen kuramcıların ortaya koymuş oldukları yorumlardan faydalanarak ele almaya gayret ettik. Sonuç olarak Giorgione’nin Fırtına adlı tablosu üzerine yapılmış belli başlı yorumları gözden geçirmek suretiyle ve ilgili felsefe ve sanat kuramlarına dayanarak özgün bir senteze ulaşmak amaçlanmıştır.; This research, in which one of the Giorgione painting has specifically been chosen, aims to analyse the philosophical dimensions related to typical elements of a renaissance landscape. Thus the Tempesta (the Storm) of Giorgione is a good example of a pastoral landscape of this period; with all its ambiguity that has been widely discussed and researched by several theoreticians and art historians until today. In this research, we tried to bring up some of the philosophical expansions related to this painting of Giorgione, in terms of the visual language of renaissance period landscape painting. This research which focuses on Giorgione, Renaissance and landscape painting has been constructed in the axis of some of the important thinkers and theoreticians from different periods like; Aristotle, AlexandreGefen, Gaston Bachelard, Jean-Paul Brun, MarsileFicin, MarcelinPlenet, Manfred Wundram, Georg Wilhelm Friedrich Hegel and SalvatorSettis, who is known especially with his researches on Giorgione’s paintings. Based on these names, together with analysing this painting of Giorgione, we tried also to handle some notions like poesy, spirituality, pastoral, picturesque which appear in the context of the visual impact of landscape image. We tried to handle the metaphorical expansions of figures on foreground, natural event (storm) in the background, complementary descriptions like the bridge etc. and the particular settlements of renaissance art by taking advantage of the specified theoreticians’ interpretations. As a result, another aim of writing this article has become to establish an original synthesis, based on certain philosophical theories, reviewing some of notable interpretations on this painting.
2017-08-03T00:00:00ZŞiir mi, güncel sanat mı?
https://hdl.handle.net/11729/3497
Şiir mi, güncel sanat mı?
Kahraman, Hasan Bülent
Bundan uzun bir süre önce yazdığım Türkiye’de Çağdaş Sanat 1980-20001 başlıklı kitapta bir yorumda bulunmuştum. Buna göre şiir daha önceki dönemlerdeki işlevini tamamlamış, yerini güncel sanata bırakmıştı. Güncel sanat bugün bir zamanlar şiirin icra ettiği fonksiyonu üstlenmişti.
2021-01-01T00:00:00ZNahid Sırrı Orik, eksik kötülük ya da şerle şeamet arasında...
https://hdl.handle.net/11729/3496
Nahid Sırrı Orik, eksik kötülük ya da şerle şeamet arasında...
Kahraman, Hasan Bülent
Öteden beri yinelediğim bir görüşüm var. Bir sanatçı öldükten sonra yaklaşık otuz yıl süreyle unutulur. Sonra, gelen yeni kuşak tarafından keşfedilir. Bir tür ‘ölümden sonra diriliş’ olarak kitapları basılır, yapıtı tartışılır. Bazen yıldızlaşır, bazen kanonun bir parçası haline gelir, bazen de uzun bir tartışma döneminden sonra adı yeniden küllenir. Bu sonuncusu nadir görülen bir haldir. Yeniden tartışılan sanatçı genellikle edebiyatın temel direkleri, kurucuları arasına girer.
2020-01-01T00:00:00ZMemet Baydur’la bir zamanlar
https://hdl.handle.net/11729/3495
Memet Baydur’la bir zamanlar
Kahraman, Hasan Bülent
Memet Baydur’la dosttuk ve bu dostluğun şaşırtıcı, garip bir öyküsü var. Ne kadarını anlatmalıyım, yoksa anlatmamak mıyım, bilmiyorum. Sonunda Türk edebiyatına ve tiyatrosuna mal olmuş bir yazar, çok önemli ve değerli bir yazar Baydur. Bir edebiyatçıya ait her şeyin bilinmesinden yana oldum daima. Düşünenlerin düşüncelerini her zaman sonuna kadar, bu işe yarar mı diye hiç çekinmeden yazması gerektiğini düşündüm.
2019-01-01T00:00:00Z