Güzel Sanatlar Fakültesi / Faculty of Fine ArtsGüzel Sanatlar Fakültesine ait bölümleri listeler.https://hdl.handle.net/11729/192024-03-29T00:33:02Z2024-03-29T00:33:02ZFaust’a karşı Don QuixoteKahraman, Hasan Bülenthttps://hdl.handle.net/11729/54352023-03-10T06:31:21Z2020-09-23T00:00:00ZFaust’a karşı Don Quixote
Kahraman, Hasan Bülent
Birçok kitapla ilişkimin başladığı o ortaokul yıllarındaydım. Uzun yaz tatilleri öğrenciler için bugünkü gibi cehennem günleri değildi. Ankara Kolejinde karnelerimizin yanında bir de ‘yaz okuması’ listesi verilirdi. Her sınıf için ayrı ayrı düzenlenmiş bu listelerde çocukların okumasına ‘uygun’ olan kitaplar, çoğunlukla romanlar, olurdu. Çocuk kitabı sayılır mı sayılmaz mı bilmiyorum ama o türde değerlendirilecek tek yazar aralara serpiştirilmiş şimdi fazlasıyla hastalıklı bulduğum Kemalettin Tuğcu romanlarıydı. Zaten oldum bittim Define Adası gibi bir kitabın veya Lord Jim’in ya da Robinson Crusoe’nun niye çocuk kitabı sayıldığını anlayamamışımdır ki hepsi yazınsal yapıtlardır. Ayrıca çocukluk da sadece serüven değildir.
2020-09-23T00:00:00ZTürkiye´de aydınların makus talihiKahraman, Hasan Bülenthttps://hdl.handle.net/11729/54342023-03-09T13:41:02Z2022-07-22T00:00:00ZTürkiye´de aydınların makus talihi
Kahraman, Hasan Bülent
Bu gazetede aydınlar hakkında yazdığım yazılara beklemediğim kadar çok değerlendirme aldım. Türkiye’de artık görülmeyen şekilde çok nazik üsluplarla yazılmış değerli görüşler okudum yazılarım hakkında. Ortak paydaları ‘a la carte’ yemeği değil de ‘tabldot’ yemeği seven insanlarımızın “Kime aydın diyeceğiz?” sorusuydu. Bir de herkes beğenmediği bir yazarı, düşünürü ele alıp “Aydın mı diyeceğiz?” diye soruyordu. Bunun üstüne oturup bir yazı daha yazmaya karar verdim.
2022-07-22T00:00:00Zİki ateş arasında Fransa ve dünyaKahraman, Hasan Bülenthttps://hdl.handle.net/11729/54332023-03-09T13:23:24Z2022-06-29T00:00:00Zİki ateş arasında Fransa ve dünya
Kahraman, Hasan Bülent
Fransa’da seçimler yapıldı ve sonuçlar Fransa’yı iyi tanımayanlar için şaşırtıcı oldu. O ülkenin tarihini ve politik eğilimlerini biraz bilenler bendenizin ‘sol blok’ dediği, başını Jean Luc Mélenchon’un çektiği Sosyal ve Ekolojik Halk Birliği/Nupes’le, Batı Avrupa’nın baş ağrısı olan ama Time dergisinin dünyanın en etkili 100 kadınından biri seçtiği Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisi, bazılarının ‘macaron’ diye alay ettiği Macron’u belki devirmedi ama epey sarstı, çoğunluğunu yitirmesine yol açtı. Project Syndicate’te okuduğum yazısında Hugo Drochon, bundan sonra, diyordu, bakalım Fransa’da ne olacak, karşılıklı ödünler mi verilecek, yok koca ve elbette önemi tartışılmaz bu ülke bir kilitlenme mi yaşayacak?
2022-06-29T00:00:00ZTürkiye´nin eksik aydınlarıKahraman, Hasan Bülenthttps://hdl.handle.net/11729/54322023-03-09T12:45:15Z2022-06-15T00:00:00ZTürkiye´nin eksik aydınları
Kahraman, Hasan Bülent
Bakmayın siz İngilizceyi kağıt üstünde öğrenenlerin ‘public intellectual’ “Kamusal aydın değildir, toplumun tanıdığı aydındır” demesine, ilk kez Türkiye’de fakirin kullandığı ve çok namlı bir yazarın duyunca ‘aman Allah’ım’ diye hayret ettiği İngilizce o kavramın karşılığı tıpa tıp ‘kamusal aydın’ demektir: Düşüncesini, görüşünü toplumun, kamunun önünde açıklayan, onu yönlendiren aydına ‘kamusal aydın’ denir. Eh, o zaman o aydın kamunun tanıdığı bir aydın da olacaktır, değil mi?...
2022-06-15T00:00:00Z