Comparison between Turkish and Jordan standards from geotechnical earthquake engineering aspects

Abstract

This thesis focuses on a comparative analysis of geotechnical earthquake engineering standards in Turkey and Jordan. The importance lies in ensuring that these standards are safe and economically viable, meeting each country's specific geotechnical and ground motion requirements. The study comprehensively examines both nations' earthquake and ground motion characteristics, reviewing relevant papers. The research is organized into six chapters, including recommendations. The thesis delves into the evolution of standards in both countries, considering feedback from researchers and the impact of past earthquakes on human life and infrastructure. It also explores the geotechnical earthquake phenomena resulting from earthquakes, such as landslides and liquefaction. The study reveals differences in codes due to variations in geological conditions, soil properties, and seismic locations. However, it also identifies noteworthy similarities. Additionally, the research analyzes the impact of earthquakes on soil by simulating two seismic events: the Düzce earthquake in Turkey and the Dead Sea earthquake in Jordan. PLAXIS 3D software, as a finite element method, is employed to observe deformations in the mesh, foundation, and piles, providing insights into the effects of seismic activity on these structural elements. The study emphasizes that Turkey encounters more frequent ground motion events than Jordan, and earthquakes in Turkey demonstrate a higher peak ground acceleration. Furthermore, even though Jordan experiences fewer earthquakes, the potential impact could be severe in the event of their occurrence. The similarities in earthquake effects identified through PLAXIS analysis indicate the presence of high peak ground acceleration, posing a significant risk in Turkey. This risk extends to Jordan, particularly during moderate earthquakes. This observation sheds light on why Jordan may have implemented stringent requirements in its building codes, aligning with the standards set by Turkey in some sections.

Bu tez, Türkiye ve Ürdün'deki geoteknik deprem mühendisliği standartlarının karşılaştırmalı analizine odaklanmaktadır. Önemli olan, bu standartların güvenli ve ekonomik açıdan uygulanabilir olmasını, her ülkenin kendine özgü geoteknik ve yer hareketi gereksinimlerini karşılamasını sağlamaktır. Bu çalışma, ilgili belgeleri gözden geçirerek her iki ülkenin deprem ve yer hareketi özelliklerini kapsamlı bir şekilde inceliyor. Bu araştırma öneriler de dahil olmak üzere altı bölüm halinde düzenlenmiştir. Tez, araştırmacılardan gelen geri bildirimleri ve geçmiş depremlerin insan yaşamı ve altyapı üzerindeki etkisini dikkate alarak her iki ülkedeki standartların gelişimini incelemektedir. Ayrıca heyelan ve zemin sıvılaşma gibi depremlerden kaynaklanan jeoteknik deprem olaylarını da araştırmaktadır. Bu çalışma, jeolojik koşullar, toprak özellikleri ve sismik konumlardaki değişiklikler nedeniyle kodlardaki farklılıkları ortaya koymaktadır. Ancak aynı zamanda dikkate değer benzerlikleri de tanımlar. Araştırma ayrıca iki sismik olayı simüle ederek depremlerin toprak üzerindeki etkisini analiz ediyor: Türkiye'deki Düzce depremi ve Ürdün'deki Ölü Deniz depremi. PLAXIS 3D yazılımı, sonlu elemanlar yöntemi olarak kafes, temel ve kazıklardaki deformasyonları gözlemlemek için kullanılır ve sismik aktivitenin bu yapısal elemanlar üzerindeki etkilerine dair içgörü sağlar. Çalışma, Türkiye'nin Ürdün'e göre daha sık yer hareketi olaylarıyla karşılaştığını ve Türkiye'deki depremlerin daha yüksek pik yer ivmesi gösterdiğini vurguluyor. Ayrıca, Ürdün'de daha az deprem yaşansa da, depremlerin meydana gelmesi halinde potansiyel etki daha şiddetli olabilir. PLAXIS analiziyle tespit edilen deprem etkilerindeki benzerlikler, Türkiye'de önemli bir risk oluşturan yüksek pik yer ivmesinin varlığına işaret etmektedir. Bu risk, özellikle orta dereceli depremler sırasında Ürdün'e kadar uzanmaktadır. Bu gözlem, Ürdün'ün inşaat mevzuatında neden bazı bölümlerde Türkiye'nin belirlediği standartlara uygun olarak katı gereklilikler uygulamış olabileceğine ışık tutuyor.